Hayat, bazen acılarla dolu hikayeler yazarken, bazen de umutları yeşerten sürprizlerle karşımıza çıkar. İşte bu hikaye de tam böyle. Acılı bir babanın, yıllardır kayıp olan oğluyla ilgili verdiği mücadele ve koruduğu sır, herkesin yüreğini burkacak ve onları düşündürecek bir hikaye. Kazanmanın peşinde koşan bir baba olarak, ne kadar güçlü olunsa da, yaşanan acılar her zaman derin izler bırakır. Bu baba, tam 10 yıldır kayıp olan oğlunun bir gün geri döneceğini umarak yaşamını sürdürmekte. Oğlunun kaybolduğu günden beri her gün "Doktora gitti, geri gelecek" diyerek kendini avutan baba, yaşadığı zorlu süreci ve içindeki umudu dile getirerek, herkese cesaret vermektedir.
Oğlunun kaybolmasıyla sarsılan baba, olayı polise bildirdikten sonra, resmi makamlardan destek almayı denemiştir. Birçok yerde arama yapılmış, ama sonuç nul alıverilmiştir. Doğal olarak, umutları giderek azalmış, ama o yine de vazgeçmemiştir. Oğlunun kaybolduğu gün, onu en son gören tanıklarla bir araya gelerek daha fazla bilgi edinmeyi amaçlamıştır. Ancak ne yazık ki, ne kızı ne de eşinin içsel huzur bulmasına yardımcı olacak bir bilgi elde edebilmiştir. Babası, "Belki de onu bir gün bulursam, sevinç içerisinde kollarıma alacağım" düşüncesiyle yaşamış ve her boş zamanında kaybolan oğlunun hatıralarıyla baş başa kalmıştır. Gün içinde etraftaki her ses, her gölge, onun için bir umut kaynağı olmuştur.
Kayıp oğlunun dönüşüyle ilgili olarak "Doktora gitti, gelecek diyorum" ifadesi, çevresindekilere yaklaşan bu babanın içindeki umudu ifade eder. Ailesi ve arkadaşları, bu açıklamanın ardındaki acıyı hissetmekte ve babanın yaşadığı derin boşluğu anlamaya çalışmaktadır. Ancak, yıllar geçtikçe bu ifade yerini belirsizliğe bırakmıştır. Oğlunun kesin olarak hayatta olduğunu düşünmek, babanın umut enerjisini besleyip durmasına neden olmuştur. Kayıp giden zaman, kişinin sevdiklerine olan bağlılığını sorgulamasına ve hayatta kalanların duyarlılığını artırmasına sebep olur. Çocuklarını kaybeden aileler için bu tür umutsuz bir çaba, yaşamanın bir parçasıdır.
Herkes, acıların üstesinden gelmek için farklı yollar bulur. Bu baba da, sır olarak sakladığı umuduyla yaşamakta ve geleceğe tutunmaktadır. Belki de gerçekten de "doktor" ifadesini mecazi anlamda kullanıyordur. Zira, kaybolmuş olan bir bireyin geri dönüşü, ruhsal ve içsel bir dönüşüm gerektiren bir süreçtir. Kayıp bireyin dostları, tanıdıkları ve sevdikleri için, her gün yeniden umuda karışan binlerce hikaye mevcuttur. Bu hikaye, bir insanın yaşamındaki dönüşümün nasıl olabileceğini göstermektedir ve her zaman herkes için mükemmel sonuçlar sağlamayabilir.
Babanın hikayesi, toplumda kayıpların nasıl derin izler bıraktığını gösterirken, kaybolan bireylerin ailelerinin yaşadığı çaresizliği de vurgulamaktadır. Oğlunun kayboluşuyla ilgili olarak sıklıkla içinde bulunduğu duygusal karmaşıklık, insani bir durumdur. Duygusal bağlar, yeniden birlikte olma umuduyla her zaman güçlenebilir. Oğlunu bekleyen bu baba için, yalnızca bir "uçtan uca" yolculuğun sonucunu bulma pozitif hissiyatı kalmıştır. Her gün gözyaşları içinde, kendi kendine "doktora gitti, gelecek diyorum" diyerek kendini teselli etmektedir.
Sonuç olarak, bu acılı babanın hikayesi, umut ve acının ikili doğasını temsil etmektedir. Umudunu kaybetmemiş bir babanın, yıllar geçse de sevdiği çocuğuna duyduğu bağlılık ve sevgi, yaşamın en güçlü dinamiklerinden birini gözler önüne sermektedir. Kayıp ve acı dolu bir hikaye olsa da, bu durum aynı zamanda sevgi ve umutla dolu bir geleceğe yol açma potansiyelini de içinde barındırmaktadır. Herkes için, kaybolmuş olanları beklemek ve onların bir gün geri döneceklerine inanmak, yaşamanın en temel yönlerinden biridir.