Son günlerde Orta Doğu'da yükselen gerilim, İsrail ordusunun Gazze'nin merkezindeki Nasır Hastanesi'ni hedef almasıyla yeni bir boyut kazandı. Perşembe günü gerçekleşen saldırıda, hastaneye yapılan hava saldırısında 5 kişinin hayatını kaybetmesi, uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Olay, hastane ve sağlık hizmetlerine yönelik saldırıların, savaş zamanlarında özellikle hassas bir konu olduğuna dikkat çekti. Saldırının ardından sağlık hizmetleri, hastanın güvenliği ve insani yardım konuları gündeme geldi.
Olay, sabah saatlerinde gerçekleşti ve İsrail ordusu, Hamas militanlarının hastane içerisinde saklandığını iddia ederek saldırıyı haklı çıkarmaya çalıştı. Ancak bu açıklama, dünya genelinde gerek insan hakları örgütleri gerekse Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kurumlar tarafından şiddetle eleştirildi. Saldırının ardından hastaneye gelen acil servis araçları, yaralıları hastaneden tahliye etmeye çalışırken, bölgedeki sağlık durumu daha da kritik bir hale geldi. Birçok medya kuruluşu, olayın ardından hastane çevresinde yaşanan kaosu ve halkın panik içinde kaçışını aktardı.
Bölgedeki sağlık yetkilileri, Nasır Hastanesi’nin önemli bir sağlık merkezi olduğunu ve birçok hastanın burada tedavi edildiğini belirtirken, böyle bir hedef almanın insani açıdan kabul edilemez olduğunu ifade etti. Uzmanlar, sivil halka yönelik bu tür saldırıların, uluslararası hukuku ihlal ettiğine ve savaş suçları kapsamına girdiğine dikkat çekiyor.
İsrail’in saldırısına dair gelen tepkiler, Türkiye, Fransa, İngiltere gibi birçok ülkeden geldi. Türk Dışişleri Bakanlığı, "Sivil alanları hedef alarak gerçekleştirilen bu tür saldırıları kınıyoruz. Bu durum uluslararası hukukun açık bir ihlalidir" açıklamasını yaptı. Fransa ve İngiltere ise, olayın derhal soruşturulması ve sorumluların cezalandırılması gerektiğini vurguladı. Gazze'de hayatını kaybeden sivillerin sayısının artması, savaş karşıtı protestoların dünyanın dört bir yanında artmasına neden oldu. Sosyal medyada #StopTheAttack ve #SaveGaza gibi etiketler gündem oldu ve insanlar günlerce süren olayları kınamak için bir araya geldi.
Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), bu saldırının insanlık suçları kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini açıkladı ve Birleşmiş Milletler'e müdahale çağrısında bulundu. BM, olayın uluslararası güvenlik konseyinde ele alınacağını duyurdu. Öte yandan, hastaneye yapılan saldırının, diğer hastaneler ve sağlık kuruluşları üzerindeki güvenlik kaygılarını artırdığı bildirildi. Hastanelerde çalışan sağlık personeli, saldırıların ardından kendi güvenlikleri hakkında endişe duymaya başladı.
İsrail'in bu tür saldırılara devam etmesi durumunda, bölgedeki insani durumun daha da kötüleşeceği ve savaşın daha fazla sivil kayba yol açabileceği öngörülüyor. Saldırılar, bölgedeki tansiyonu artırırken, barış görüşmeleri ve diplomatik çabaları da olumsuz etkiliyor. Sivil halkın yaşadığı bu acılar, uluslararası medya tarafından geniş bir şekilde ele alınırken, birçok insan hakları aktivisti, bu meseleye dikkat çekmek için sosyal medya kampanyaları düzenlemekte. Durumun uluslararası alanda nasıl bir yankı bulacağı, önümüzdeki günlerde netlik kazanacak. Ancak şu bir gerçek ki, sivil halkın can güvenliği, uluslararası toplumun bir an önce harekete geçmesini gerektiren acil bir konu olarak ortaya çıkıyor.